Önsöz
Giriş
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Giriş2
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
 İçindekiler
 E-Posta
 Ana Sayfa 
 Seyir
 
 
13  MUSA VE YAHUDİLİK
 
 
 

Musa’nın İlk Süreci
Musa’nın İkinci Süreci
Musa’nın Üçüncü Süreci
Yeşu
Musa Döneminden Alınacak Dersler
 
 
 

Yakup’un ailesi, kenan diyarını,Yusuf ile buluşmak üzere ilk terk ettiğinde sayı olarak 70 kişiden oluşmak idi. Aradan geçen 400 yıl içerisinde ise, Mısırlılar tarafından tutsak alınacakları büyük bir sayıa ulaştılar. Tanrı, bu İbrani tutsakların, gerçek ebeveynleri karşılayabilecek bir çekirdek millet yaratmaları arzuaunda idi. Ve bu halkı, yeryüzünde mesken alacağı ve egemenliğini onlar aracılığı ile kurarak, giderek dünyanın geri kalanına da yayacağı bir millet olarak hazırlamakta kararlı idi.
 
Ancak böyle bir millet oluşturma görevini yerine getirmek için İsraillilerin tutsakılıklarından kurtulup, atalarının yaşadıkları topraklar olan kenan’a dönmeleri gerekmekte idi. Onarım prensiplerine göre, milletsel temel, birey, aile ve kavimin onarıldığı temeller üzerine kurulmak durumunda olduğu için, İsrailoğulları da, kendilerini Mısırlılar’ın eziyetlerinden kurtararak ve de Tanrı’yı merkez alan bir millet yaratma için gerekli aile ve kavim temellerini atacak bir liderin ortaya çıkmasını dört gözel beklemekte idiler.
 
Bu görev için Tanrı tarafından seçilen kişi Musa oldu. Musa’nın görevi, tutsak olan İsraillileri Mısır’dan çıkarıp, vaad edilmiş topraklar olan kenan’a teokratik bir devlet kurmak üzere götürmekti. Ne var ki, Mısır’daki yaşama alışmış olan ve geleceği belirsiz bir vaad için sahip oldukları şeylerden ödün vermeye yanaşmayan İsrail halkını, Mısır’da içinde bulundukları koşullar hiç de iyi olmamasına rağmen, bu vizyona inandırmak kolay olmadı. Musa, İsrailoğulları’nın güvensizlik ve imansızlıklarını yüzünden, tam üç kez, milletsel seviyede temel oluşturma şartlarını yerine getirmek zorunda kaldı. Bunun için de her defasında, Musa, önce bütün halkı için Habil figür olarak kabul edilmesini sağlayacak iman temeline, ardından da birlik temeline oluşturmak üzere, kendisine göre Kabil pozisyonundaki halkının güvenini kazanacak temelleri oluşturma yoluna getti. Bu çabaların her biri, onarım çalışmasının takdirselliğini temsilen, Tanrı’nın gerçek bir millet bünyesinde ilk kez çalışabilmesi için gerekli, bir dizi olayı temsil etmekte idiler.

 
Musa’nın İlk Süreci

Musa, İsrailli bir ailenin oğlu olmasına rağmen, firavunun kızı tarafından evlat edinilip, yine onun sarayında bir prens olarak büyüdü.  Ancak, sarayda dadı olarak bulunan gerçek annesi, onu, tam bir İsrailli olarak yetiştirdi. Böylece, Musa, şeytani dünyayı temsil eden bir çevrede büyündüğü halde, gizlice Tanrı hakkında eğitildi ve atalarınaTanrı tarafından verilmiş vaadler hakkında bilgilendirildi. O dönemde yazılı kayıtlar bulunmadığı için, Tanrı tarafından esinlenen şeyler ve Tanrı’nın Adem, Nuh, İbrahim ve daha az öneme sahip diğer figürler ile ilgili çalışmaları, genç nesillere ağızdan ağıza aktarılmakta idi. Bu söylencelerden bir bölümü de, Tanrı’nın İbrahim’e sözünü ettiği ve İbrahim’in soyunun zaman içerisinde gökteki yıldızlar kadar çoğalıp, kutsanacağına ilişkin olanı idi. Dolayısı ile, İsrailliler, en güç şartlar altında bile, Tanrı’nın bir gün mutlaka kendilerini Tanrı’nın çocukları olark kutsayacağına yönelik vaadin gerçekleşmesi umudu ile yaşamakta idiler.

Musa yetişkin olduktan sonra bir gün, İsrailli bir esir ile bir Mısırlı arasında, Musa’nın hangi tarafta yer alacağını göstermesine imkan sağlayan bir tartışma çıktı. Musa, Mısırlıyı öldürmekle, sarayda büyümüş olmasına rağmen, İbrani kimliğini koruduğunu gösterme fırsatı buldu. Bu, İsrail halkı için, Musa’nın bekledikleri kurtarıcı olduğunu gösteren bir işaret olmakla beraber , İsrailoğulları kendilerini kutrtaracak kişinin saraydan çıkmış biri olabileceğine ihtimal vermedikleri için bu gerçeği göremediler. Musa ise bu durum sonucunda, bir esirin hayatını bir Mısırlıya tercih etmiş olmaktan ötürü sarayda suçlanarak, Mısır’I terk ederek, Midyan’a süregüne gitmeye zorlandı.
 
İbrahim’in Allah’I bir gerçek Allah’a, tam 40 yıl boynunca sarayın zorlaıcı koşulları altında insanmayı sürdüren Musa, milletsel seviyede iman temelini başarı ile attı. Ancak, birlik temeli, İsrailliler, Musa’yı, kendi Habil figürleri olarak göremedikleri için o dönem zarfonda atılamadı.
 
 
Musa’nın İkinci Süreci 

Musa, 40 yıl boyunca tanrı’ya olan iman ve bağlılığını sürdürüp Midyan’da kalarak bir Arap olan yetro için çalıştı ve onun kızlarından Tsipora ile evlendi. Daha sonra tanrı, ondan Mısır’a dönerek tutsak İsrailliler’I  kurtarmasının istedi. Belli bir tereddüt  dönerminden sonra, Musa, bir kez daha misyonunu üstlendi.
 
Mısır’a dönüşünde, saraya giderek, firavundan tutsak İsraillileri serbest bırakmasını istedi. Ancak firavun bu konuda hiç de istekli değildi, o nedenle, Tanrı, Musa’nın onu ikna edebilmesi için üç işaret verdi. Bu mucizevi işaretler, aynı zamanda Musa’nın kendi halkının da, onun bekledikleri lider olduğuna inanmalarına imkan sağladı. Ancak Tanrı’nın gücünün belirtileri, firavunu iknaya yetmeyince, Mısır, halkının büyük acılar çektiği on felaket ile yüz yüze kaldı ve en sonunda firavun, İsraillilerin serbest kalıp, ülkeyi terk etmelerine izin verdi.
 
Ne var ki, Mısırlıların, İsrailli tutsakların iş gücüne ihtiyaç duymaları bir yana, İsrailliler de, içinde bulundukları onca güçlüklere rağmen, Mısır’da yaşamaya aloşmış idiler. O nedenle de, Tanrı, Mısır ile İsrailoğulları arasında net bir ayırım yapbilmek için pek çok mucizevi olayla İsraillilerin imanını güçlendirmek durumunda kaldı. Takdirsel açıdan, Tanrı merkezli bir millet olacak Kenan’ın yaratılması aşamasında, İsrailliler’in, Mısır’daki eski yaşantılarından kendilerini ayırmanın zorunlu lduguna tam kanaat getirmeleri gerekmekte idi. Ancak geçmişteki yaşamalarına duydukları özlem, Tanrı’nın kendilerine geleceği ile ilgili iradesine, İsraillilerin tam anamıyla karşılık verebilmelerini maalesef güç kılmakta idi.
 
Firavun, en soununda, gitmelerine izin verdiğinde, İsrailliler, Sina’ya doğru yola çıktılar. Bu dönem zarfında, Musa, iradesi zor bir eski tutsak topluluğunu Tanrı’nın vaad ettiği topraklara ulaştırmak için inanılmaz güçlüklerle boğuşmak durumunda kaldı. İsrailliler, daha önce bir millet olarak yaşama deneyimleri hiç oluşmadığı ve 12 kavimin işlerini düzenleyecek belli kanunlara sahip olmadıkları için, bağımsız ve kendine yeter yaşamaya alışkın değiğdiler. O nedenle, putperest bir yönetim altında geçirdikleri tutsaklık döneminden, teokratik bir yapının egemen olacağı yeni bir düzene geçiş aşamalarında, toplumlarına yön verecek belli bir temel yapıya ve kanunlar dizisine ihtiyaç duymakta idiler.
 
Bu ihtiyaca karşılık olmak üzere, Tanrı, Sina dağına yöneltti ve orada, Musa’dan, insanlara ulaştıracağı Yasa öncesinde, bir temel oluşturmasını istadi. Kutsal metinler, Musa’nın, iman temelini oluşturmak üzere Sina Dağı’nda tuttuğu 40 günlük oruç sonunda, Tanrı’nın iki taş levha üzerinde yazılı On Emir kendisine ulaştırığını belirtir. Ancak dağdan inip, halkının yanına vardığında, onların imandan sapıp, yeniden Mısırlıların putlarına tapınmaya başladığını gören Musa bu duruma çok üzüldü. Bu sapmaları, İsraillilerin Tanrı’nın sözünü almalarına imkan sağlayacak birlik temelinin oluşumuna set çekti.
 
  İsrailliler, Tanrı’nın sözüne sahip olmak için gerken temeli atmada başarısız oldukları için,  Musa, büyük bir kızgınlık içinde Tanrı’nın kendisine ulaştırmış olduğu iki taş levhayı kırıp, putları parçaladı ve İsraillileri tövbe edip Tanrı’ya dönemeleri için azarladı. Daha sonra ise yeniden Sina’ya çıkarak, bir 40 gün daha oruç tuttu. Bu 40 günün sonunda, bu kez Musa’nın kendisi taş lenhalara, Tanrı’nın on emrini yontarak yazdı. Tekrar halkının yanına döndüğünde ise birlik temelinin tamamlanacağı şekilde her şeyin yolunda gittiğini görerek sevindi. Böylece Musa’nın, İsrailliler birlikte sina Dağı’nda atmış olduğu iman ve birlik temelleri  ile, gerçek ebeveynlerin iki taş tabletle temsil edilikleri sembolik bir formda karşılanabilecekleri önemli bir temel de atılmış oldu.
 
Tanrı’nın asıl amacı, en sonunda, gerçek ebeveynlerin bir beden içinde, sözün kendisi olarak cisim alarak gelmeleri yönündedir. Çünkü Şeytan’I alt edip, insanlarıgünah betağından, ancak günahsız bir erkek ve kadının kuracakları arınmış bir soyağacı kurtarabilir. Ne var ki, Sina döneminde, gerçek ebeveynler için gerekli yeterli temel oluşmadığından, ancak sembolik bir biçimde karşılanabilmeleri söz konusu oldu. O nedenle, gerekli millet temelinin hazırlanmasına bir ön adım olarak, Tanrı, Musa’ya iki levha üzerinde yazılı olan ve gelecek olan kurtarıcı ile eşini simgeleyen On Emirini ulaştırmakla yetindi.
 
Bu dönem içerisinde, Musa, İsraillilerin eski yaşamlarından, Kenan’daki yeni yaşamlarına geçiş sürecinde kullanacaklar, taşınır bir mabet olan “meskenin”, (toplanma çadırı) yapımı ile idi: 1- kutsal Yer diye adlandırılan dış mezbah, 2- En Kutsal yer diye adlandırılan iç mezbah. İç ve dış kısımları ile birlikte, Mesken. içsel bir ruh ve dışsal bir beden ile gelecek olan gerçek erkek ve gerçek kadını sembolize etmekte idi. İsrailliler bir kez kenan’a yerleştiklerinde, bu Mesken yerine, daha somut bir bicimde gerçek ebeveynleri müjdeleyecek ve temel olacak ir tapınak inşa etmek durumunda idiler.
 
Tanrı Musa’ya, On Emir’in üzerinde yazılı olduğu, Ahit sandığı içindeki iki taş levhayı, Harun’un asası ile birlikte Mesken’in En Kutsal Yeri’nde muhafaza etmesini söyledi. Bu nesneler, gelecek olan gerçek ebeveynleri simgelemekle, idiler. İsrailliler, iman yaşamlarını bu nesneler merkezlemekle, daha sonrasında gerçek ebeveynlere merkezli olarak yaşamaya hazırlanmak durumunda idiler. Öyle ki, Mesken’e ve On Emir’e gösterecekleri her bağlılık hareketi, Tanrı’ya gösterilmiş olarak kabul edilecekti. Musa, Mesken’e ve içindeki kutsal eşyalara gösterdiği üstün saygı ve On Emir'e, Yasa’ya mutlak itaati ile, halkının örnek alması gereken standartı başarı ile tesis etti.
 
İsrailliler Sina Dağı’ndan kenan’a yolculuklarrı süresince, çölün zorlukları ile boğuşturlar. Bu dönem süresince içlerinden pek çokları, Mısır’ın “güvenlikli” yaşamını terk edip bilinmeyene doğru yolculuk etmekten ötürü duydukları pişmanlığı sık sık dile getirdi. Musa açısından, isyankar tabiata sahip, düzenden yoksun bir eski tutsaklar topluluğunu, Kenanlı düşmanlarını altedip, yenı bir millet kuracaklar bütünleşmiş, organize bir yapıya dönüştürmek inanılmaz ölçüde zor bir görev idi. Nitekin zaman içerisinde pekçokları umutlarını yitirme noktasına gelip, durumlarından şikayete başladılar. Kendilerine umut veren vizyonu yitirdikleri için de, bir millet oluşturma yükümlülükleri konusundaki istek ve karalılıktan yoksun kaldılar.
 
Bu durum karşısında, Musa, kenan’a varmaları öncesinde, halkının imanını onarmak üzere bir kez daha yeni bir şart koştu. Her kavim temsilen bir kişi seçecek, varacakları kenan diyarı hakkında bilgi toplamak üzere 40 günlük bir süre için 12 kişiyi, kenan’a, halkın önünden yolladı. Bu 12 öncünün 10’u döndüklerinde, kenan’a dönmek yerine Mısır’a geri dönülmesinin daha uygun olacağı seklinde rapor verdiler. İçlerinden yalnızca Yeşu ve Kaleb, İsraillilerin Tanrı’nın yardım ve katkıları ile, kenanlılaeın gücüne karşın, kenan’da gelişip, büyüyeceklerine olan inançlarını sürdürmeleri gerektiğini belirttiler. Bu, Musa’nın isteğine de uygun idi ve Musa bir kez daha, Tanrı’nın her şeye rağmen bu halkın kenan’a ulaştırılmasını istediğine kani oldu. Kaldı ki, geri dönmek o güne dek yapılan tüm çabaların da bir hiç uğruna boşa gitmesi anlamına gelecek idi. Ancak İsraillilerin büyük bir bölümü, Musa’nın pozisyonunu hiçe sayarak, Mısır’a dönmeleri gerektiğini öneren diğer on önce ile birlik oluşturdu.
 
Böylece İsrailliler, bir kez daha, Musa ile olan birliği yitirdiler, dolayısı ile ikinci dönemde de, birlik temelinin başarı ile atılamadığı anlamına gelmekte idi. Bu durum karşısında, Tanrı, İsraillilere, imanlarını konuyamadıkları için, kenan’a girmelerine izin verilmeyeceğini ve imansızlıklarının onarımı için 40 yıl çölde yaşamak zorunda kalacaklarını, ve yalnızca ikinci nesillerine kenan’a girme hakkını vereceğini büyük bir kızgınlıkla bildirdi.

 
Musa’nın Üçüncü Süreci

Böylece Musa, kenan’a ulaşma öncesindeki 40 yıl süresince, İsrail halkının Habil’I olması itibari ile Tanrı’ya imanını hiç bir sapma olmadan koruyarak bir kez daha iman temelini başarı ile attı. Aancak bu dönemin sonlarına doğru, halk, şikayetçi bir tavıral ondan içmek için su bulmasını istediğinde soğukkanlılığını yitiren Musa, Kadaşbarnea kayasından su çıkması için, değneğini kayaya öfke ile iki kez vurdu. Ancak Tanrı’nın bir kez vurması gerektiği yolundaki isteğine rağmen soğukkanlılığını yitirerek, değneği ile kayaya vuran Musa, bu davranışı ile çok önemli bir takdirsel hataya da geçit vermiş oldu. Tanrı, bu hatası sonucunda, Musa’ya kenan diyarına girmesine izin verilmeyeceğini, orayı yalnızca uzaktan seyredebileceğini söyledi. Musa’nın kontrol edemediği bu öfke duygunsu, Tanrı’nın takdir çalışmasının yürümesi için ciddi bir engel oluşturdu. Çünkü, Tanrı, her şeye rağmen hala İsraillilerin, takdirsel nitelikli bir millet yaratmaları inancına ğuvenmekte idi ve Musa, Tanrı’nın temsilcisi olarak her ne olursa olsun, halkın sevmeye devam edip onları, sevgisi ve hoşgörüsü ile Tanrı’nın iradesinin gerçekleşmesine yönlendirmek durumundaki tek kişi idi.
 
Yine de, Tanrı, Musa’nın, daha önce atmış olduğu başarılı iman temellerini göz onüne alarak, İsraillilerin, en azından, gerek ebeveynleri karışlama temeline millet olarak atabilecekleri vaad edilmiş topraklara ulaşmalarına izin verdi. Bununla beraber, Musa’nın hatası, tapınağın inşasına ve gerçek ebeveynlerin karşılanmalarına yönelik takdirin ertenmesi sonucunu da beraberinde getirdi. Bu takdirsel ğelişim Musa döneminde yer almak durumunda iken, Saul, Davut ve Süleyman’ın krallıkları dönemine dek bir 400 yıl ertelenmek durumunda kaldı.

 
Yeşu 

Ölümünden önce, Musa, çıktığı Nebo Dağı’nın tepesinden, Ürdün vadisi ve Ölü Denize değin tüm kenan diyarını, oraya girmesine izin verilmediği için gıpta ile seyretti. Bu arada, Yeşu’yu, üçüncü süreçte birlik temelini tamamlayıp, halhına Habil figürlük yapmak üzere, kendine halef olarak seçti. Bu pozisyon için Yeşu’nun seçilmesinin nedeni, o güne değin, toplanma Çadırı’na(Mesken) ve Yasa’ya mutlak bağlılık gösterip, İsraillilerin çöl deneyimleri süresince Musa ile tam bir birlik içinde hareket etmiş olması idi. Yeşu, daha  önceki öncü birliğin hatasını onarmak için, Jerişo’ya iki öncü yollayıp İsraillilerin kenan’a girmeleri öncesinde gerekli bilgileri aldı. Böylece, Musa’nın başladıgı, gerçek ebeveynler için milletsel bir temel oluşturma görevi üçüncü girişimde, Yeşu tarafından yerine getirilerek tamamlandı.
 
Yeşu’nun başarısı, İsrail’in 12 oymağının kenan’da yerleşip, burada bir millet oluşturmaları için gerekli yolu da açtı. Yeşu, bu birleşmiş yahudi birliğini oluşturmak için, bir yandan, kenan rallarına karşı koyacak askeri birlikleri oluşturma, bir yandan da İsrail’in tartışma sever oymak şefleri arasında birliği sağlama gibi, iki zorlu cephede mücadele verdi. Böylece de, İsrailoğulları’nın ikinci kuşağına mensup üyelerinin, ki bunlar, ebeveynlerinin Mısır alışkanlıklarından sıyrılıp, Tanrı’ya itaat etmede bütünleşmiş bir grup idi, desteklerine sahip oldu. Bu kesimin Yeşu’ya olan inanç ve bütünlük duyguları, Kenanıların sayıca ve silahça üstün kuvvetlenrine karşı mücadelede onları yeterli kıldı.

 
Musa Döneminden Alınacak Dersler

1- Belli bir bedel şartı, gereği gibi yerine getirilmediğind, daha büyük bir bedelin ödenmesi gerekli olur. İsraikkilerin imansızlıkları yüzünden gerçek ebeveynler için milletsel bir temel yaratmak için girişlen ikinci sureç, ilkinden, üçüncüsü de, ikincisinden daha büyük zorluklara sahne oldu. İbrani yazıtları bu gerçeğe işaret etmek için Musa’nın hayatını üç ayrı kırk yılık süreler olarak ele alır. Musa’nın firavun sarayında geçirmek zorunda kaldığı ilk süreç nispeten kolay idi. Aynı şekilde İsraillilerin, onu o dönemde , lider olarak kabul edebileleri de. İkinci süreç söz konusu olduğunda ise, Musa, Midyan’da 40 yılık bi zorlu dönemi, İsrailliler de, kenan’a ulaşabilmek için Mısırlılar’dan ayrılma durumunda oldukları büyük acı ve denemeleri aşmak zorunda kaldılar. Ancak, 40 yıl boyunca, çölün güç koşulları altında geçirmek zorunda kalınan üçüncü 40 yılık süreç, hem Musa hem de halkı için, diğer dönemlerle kıyaslanamayacak ölçüde önemli zorluklara sahne oldu.

2- Takdirsel önemi olan bir lider, eger Tanrı’nın planı kendi yaşam süreci içinde ilerlemek durumunda ise, yalnızca kendi hatalarından değil, liderlik yaptığı insanların hatalarından da sorumlu olur. Halkı için Habil figür olmakla Musa, onların hatalarının bedellerini, Tanrı’nın kendileri ile, seçilmiş halkı olarak çalışmaya devam edebilmesi için üstlendığı çeşitli temellerle ödeyip, Tanrı’nın takdir çalışmasının ileremesine imkan sağladı. Örneğin, halkı, kendisini daha mısırdalar iken lider olarak kabul etmayı reddettiğinde, gerçekte birincil sorunmluluk İsraillilerde olmasına rağmen sürgüne giderrek acı çekmek ve iman temelini yerinden oluşturmak zorunda kaldı. Ve yine, Sina Dağı’ ndaki 40 günlük orucu sürecinde, halkı, imandan döndüğünde, onların bağışlanması için dua ederek, bu hatalarının telafisi ve On Emir’I almaya hak kazanabilmek için, bir 40 gün daha oruç tuttu. Musa, tüm yaşantısının, onlar bu konunda hiç de istekli olmamalarına ve de yaptıklarını takdir ediyor görünmemelerine rağmen, İsraillilarını kurtarmaya adamış bir kişi idi. Onarım takdiri çalışmasında, lider pozisyondaki kişi, sorumlu olduğu kişiler takdir etseler de etmeseler de, onlar için ğerekli bedel sartlarını yerine getirmekle yükümlüdür. Kişiyi, onarım tarihi içerisinde merkezi bir pozisyona oturtan da zaten, kendini başkaları için feda etmeye hazır bu kalp yaklaşımıdır.

3- Musa’nın yaşam örnegi, bir merkez figür, takdirinin gerektirdiği şartları yerine getirmişse eğer, sorumlu bulundugu kişiler sorunmluluklarını yerine getirmemiş bile olsalar, Tanrı’nın o merkez kişi kanalı ile çalışmasına devam edebildiğini göstermektedir. Habil pozisyonun daki Musa, İsrailliler arasındaki imansızlığa karşı, gerekli iman temellerini atmasına rağmen İsraillilerin onu izlememesi sonucu söz konusu süreç aksadığında, bu kez bir soraki süreç için temel atmak durumunda kaldı. Kısacası, Musa’nın ne pozisyonu ne de misyonu, Kabil pozisyonundakilerin hataları yüzünden değişime uğramadı. Ancak, halkının imansızlığı, Mua’nın kendisini hata yapmaya yönelttikten sonra, Musa, sahip olduğu Habil pozisyonunu yitirdi ve bu pozisyon Yeşu’ya ğeçti.

4- Onarım, yaradılışın ortaya çıkmasındaki sıra gibi, sembol, ifade ve cisim olmak üzere üç aşamada tamamlanlar. Tanrı, ilk önce varlığını sembolik olarak ifade eden tabiatı, daha sonra olgunluğa doğru büyüyüp gerçek ebeveynlr olarak kendi gerçek ifadeleri olmak üzere insanlar yarattı. İsrail’de gerçek erkek ve kadın olgusu, On Emir’I kapasayan Tanrı sözünün birer ifadeleri olarak, iki taş levha olarak sembolik biçimde ifade edilerek onarıldı.

Mesken’de bulun iki bölüm, ve Mesken’in yerine alan Tapınak da gerçek bir    insanı simgelemekte idiler. Ancak gerçek anlamda bir onarım, insanlar Tanrı’nın ifadeleri olmak üzere yaratıldıklara için bedenleri içinde somut biçimde yer alacak bir erkek ve kadın tarafından gerçekleştirlmek durumunda idi.

5- Musa döneminde gelişen olaylar, onarım sürecinde, bir liderin yanısıra, yasanın da gerekliliğini ortaya koydu. Yasa, düşmüş insanlık için, Tanrı iradesini içermesi bakımında, onarım süreci içinde bir lider olmadığında bile, halkı izlemesi gereken yolda tutmak için bir araçtır. Musa’dan önce ve sonra, insanlara rehberlik edecek birilerinin olmadığı pek çok dönemler söz konusu oldu. Musa’dan önce, lider açığını kapayacak bir yasa bulunmamakta idi. Musa döneminde edilinen yasalarla birlikte ise, bir lider sahip bulunmadıkları dönemlerde bile İsrailoğulları, doğru yolu izlemelerine imkan sağlayacak bir rehbere sahip oldular. Takdir çalışması süresince bir lider, düşmüş tabiatına bağlı olarak hata yapsa bile, yasanın kendisi bundan zarar görüp, sarsılmaz. Gerçekte, Tanrı yasalarının amacı, Tanrı’nın ve yasalarının somut ifadeleri olan gerçek ebeveynlere, insanlığı hazırlamaktır.

6-  Musa dönemi, gelecekte söz konusu olan bir amacın yerine getirlmesi için, doğru bir geleneğin yerleştirilmesi gerekliliğini de ortaya koydu. Mısır’da bulundukları süre içinde İsrailli tutsaklar, İbrahim ailesinin geleneklerinden uzaklaştıkları için Musa’yı gereği gibi izlemede yetersiz kaldılar. Musa, kendi dönemi boyunca, kalıcı, Tanrı merkezli bir gelenek yaratma adına mücadele verdi. Örneğin İbranilerin Mesken inşa etmeye teşvik edilmelerinin ardında, belli bir merkez figür etrafında iman hayatlarını merkezleyebilmeye hazırlanmaları yatmakta idi. Mesken’e ve daha sonra da Tapınağa yönelik bir bağlılık geleneği geliştirmey yönlendirilmeleri, İsrailoğulları’nı ilerde bir zaman diliminde bu iman objelerinin yaşayan canlı ifadeleri olarak gelecek gerçek ebeveynleri karşılamaya hazırlamaya amaçlamakta idi. Doğru merkezli bir gelenek günah unsurları ile yüklü insanlığın üç kutsamayı yerine getirmelerine imkan sağlayacak şekilde güvenilir bir rehberdir.

7- Etrafındakiler, sahip oldukları Habil figürün, Tanrı’nın görünmez takdir çalışmasının derinliklerini algılayacak kapasiteye sahip kılındığına güven duymalıdırlar. Musa, İsraillilerin çoğu tarafından paylaşmayan, büyük bir imana sahip idi. O nedenle de şartların en kirtik, en umutsuz göründüğü zamanlarda bile gelişen olyaların ardında Tanrının vaad etmiş olduğu gibi, kendi yaraları için bir şeylerin bulunduğuna olan inancına hep bağlı kaldı. Ve karşlaşılan onca engel ve güçlüklere rağmen, kararlılıkla misyonunu sürdürmesi ile de İsraillilerin Tanrı ‘nın takdir çalışması içindeki yerlerini korumalarına zemin hazırladı. Düşmüş dünyada, insanın , Tanrı’nın onarım çalışmasına olan inancını yitirmesi işten bile değildir. İnsanlığın iyidan çok, kötü olgularla çevrili olduğu gerçeği, Tanrı tarafından ğörevlendirlen merkez figürlerin büyük zorluklara karşı karşıya kalmalarına neden olmaktadır. Bu insanlar, çoğu zaman, yardımcı olmak üzere yollandkları bizzat kendi halkları tarafından dışlanmaktdırlar. Musa da, bu kurala bir istisna değil idi ve Tanrı’nın onumlabirlikt çalıştığını dair pek çok olaya tanık olmalarına rağmen, İsrailliler, sürekli olarak onun pozisyonunu yok sayacak şekilde davrandılar. İsa’ya ğelince, yaşamı Tanrı’ya mutlak bağlılık sergiliyen üstün bir merkez figür olmasına rağmen, kendi öz halkı tarafından çarmıha yollandı. Muhammed ise, Medine’de Tanrı’nın kendisi ile birlikte çalıştığını gösterdiği zamana dek aynı şekilde, bizzat kendi halkı tarafından eleştirilip, dışlandı.

Hangi takdir çerçevesinde olursa olsun, bir merkez figür, Tanrı, bütünün yararı için kendisi ile çalışmaya karar verdiği için, Tanrı’nın planları konusunda diğer insanlardan daha derin sezilere sahip olacak şekilde beslenir. O nedenle, izleyenleri, onun Tanrı’nın planını anlamaya yönelik anlayaşına güven duymalı ve gereken imanı göstermekten kaçınmamalıdır.

8- Takdirsel önemi olan lider, insanlara, Tanrı’nın sevgisini ulaştırmak istiyorse eğer, bir ebeveyn kalbi oluşturup, bunu zarar verecek bir hata yapmaktan kaçınmalıdır. O nedenle, bir merkez fiğürünü, Tanrı’nın kurtarmak istediği insanların kendilerine değil, sadece ve sadece barındırdıkları kötülük olgusuna tavır alıp, öfke duyması kabullenilebilir. Gerçek bir ebeveyn kalbi, çocuğunun kötü bir davranışına kızsa bile, çocuğa olan sevgisinden ve onu kurtarma yolundaki çabasından taviz vermez. Musa’nın, kedeş’te, İsraillilere duymuş olduğu kontrol dışı öfke, yalnızca onların iman açmazlarına yönelik olmamasi, direkt olarak halkın kendisini de hedef almış olmasından ötürü, prensip açısından bir zayıflık idi. Nitekim, bir ebeveyn kalbinin ifadesi olmaktan çok uzak lan bu ofkesi ,ile hem kendi, hem de İsrail halkının geleceğine yönelik tavizlere de yol açtı.

 
 
 




I Başa dön I Ana Sayfa I E-Posta I
 
 
Copyright © 1998 DÜNYA BARIŞI İÇİN AİLE FEDERASYONU VE BİRLİK. All rights reserved.