Önsöz
Giriş
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Giriş2
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
 İçindekiler
 E-Posta
 Ana Sayfa 
 Seyir
 
 
12 İbrahim Ailesi
 
 
 
 
 
 

İbrahim’in Misyonu İçin Hazırlık
Iman temeli
İbrahim Oğlunu Sunuyor
Birlik temeli
İsmail ve İshak
Yakup ve Esav
Gerçek Ebebeynler için temel
Perez ve Zerah
Seçilmiş Soy, Yakup’un Soyu
Yakup’un Aile Temeli
İbrahim Ailesi’nden Alınacak Dersler
Sonuç
 
 


Tanrı’nın Adem ve Nuh ailelerindeki hataları onaracak aileyei seçebilmesi için gereken şartların yenıden oluşması için, on nesil ve dört yüz yıl geçmesi gerekti. Ve bu kez seçilen merkez kişi İbrahim oldu. İman ve birlik temellerini atmak görevi de İbrahim ailesine verildi. Böylece İbrahim ailesinin dört kuşağı, gerçek ebeveynler için gerekli temellerin atılmasına katkıda bulunarak, birey seviyesinden dünya çerçevesine dek genişleyen, yeni bir takdir planının öncüleri oldular.

Bu başarıdan ötürü, İbrahim’in peygamberler tarihinde özel bir önemi vardır ve İbrahim’in ailesi de gerçek ebeveynleri karşılayacak seçilmiş soyun başlangıç noktasını oluşturma başarısına ulaşmış ilk ailedir. Gerek İbrahim gerekse onun soyunun devamındakiler, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet gibi üç tek Tanrılı dinin oluşumuna katkıda bulunan şartları yerine getirdiler ve Tanrı’dan çok önemli esinlemeler aldılar.

Ancak, İbrahim’in bunca büyük öneme sahip birtakdirsel figür olması, onun ailesinde, her şeyin çok yolunda gittiği anlamına gelmemekte idi. Düşmüş dünyada hata yapmak, insan tabiatının bir parçası olduğu için, İbrahim’in soyunda da, yapılan hatalar sonucu, onarım tarihinin daha karmaşık bir hale gelip, ertelenmesine yol açan dönemler söz konusu oldu. Bu problemlerden bazıları, daha sonraları toplum, millet ve dünya çerçevelerine dek yayılan çatışma ve anlaşmazlıkların, Tanrı’nın takdir çalışmasına büyük ölçüde zararlar verecek şekilde yayılmasına da temel oluşturdu. Bu konumuzda, İbrahim ailesinin Tanrı’nın takdir planında, başarıları ve hataları ile birlikte ne şekilde yer aldığına ve insanlığı ne yönde etkilediğine açıklık getirmeye çalışacağız.
 

İbrahim’in Misyonu İçin Hazırlık

Onarım tarihi boyunca, Tanrı’nın takdirsel çalışması için seçtiği bir merkez figürün, misyonunda başarılı olabilmesi için, öncelikle düşmüş dünyadan ayrıldığını simgeleyen bir süreci aşması gerekir. Arınma süreci denen bu sürecin başarı ile aşılması, o merkez figürün, yükümlü olduğu misyona başlayıp, Tanrı’nın çalışmasında yer alabilecek yeterliliğe ulaştığına tanıklık eder. Çünkü, Tanrı, ancak, kendini arındırıp, yaşamını tamamen Tanrı’ya adıyabileceğini belli şekillerde kanıtlayan merkez kişilerle onarım çalışmasında işbirliği yapabilir.

İbrahim, kutsanmış bir soydan gelmekle beraber, öz babası, Şeytan’ın amaçlarına hizmet eden put yapım işiyle uğraşmakta idi. O nedenle İbrahim, Tanrı için misyonuna başlamadan önce bu şeytani çevreden uzaklaşmak durumunda idi. Nuh dönemindeki takdir çalışmasında, Nuh’un seçilmiş ailesi, tufan kanalıyla düşmüş, günahkar dünyadan ayrılmış idi. İbrahm örneğinde ise, Tanrı, İbrahim’den evini terk ederek, kendisıne yerleşmesi söylenecek ve gerçek ebeveynler için gerekli temelleri atabileceği topraklara varana dek yoluculuk etmesini istedi.

İbrahim, Tanrı’nın bu çağrısını dikkate alarak, babasının putperest inancını reddetti, karısı Sara ve yeğeni Lut ile birlikte, doğmuş olduğu topraklardan ayrıldı. Tanrı’nın da yardımı ile, yol boyunca karışılaştıkları tüm zorluk ve tehlikeleri aşan İbrahim ve ailesi sonunda güven içinde, kenan’a vardı. Bu arada Şeytan, son bir müdahalede bulunarak, Mısır firavununu, İbrahim’in karısı Sara’ya kur yapıp, Başmeleğin Havva’ya yaptığı gibi baştan çıkartmaya yöneltti ise de, firavun, bu davranışının sonuçları kendisine rüyada bildirildiğinde, korku içinde, İbrahim ve ailesinin güvenlik içinde ayrılmalarına göz yummak zorunda kaldı. Böylece, ailesini, büyük bir ustalıkla, hem evçevresindeki içsel düşmüş dünyada, hem de, Mısır’daki dışsal düşmüş dünyanın etkilerinden kurtaran İbrahim, Tanrı gözünde iman temelini atmak için gerekli şartları oluşturmaya hazır ve yeterli bir kişi olduğunu kanıtladı.
 

Iman temeli

Ve Tanrı, ibrahim’den, bir inek, bir koç, bir keçi, bir kumru ve bir güvercini, ortalarından ikiye bölerek kendisine sunmasını istedi. İbrahim bu isteğe itaat etti, ancak, tüm hayvanları gayet güç olmakla birlikte ikiye bölmesine rağmen, diğerlerine oranla çok daha basit olan kuşları ikiye ayırma işini her nedense hafife aldı ve yerine getirmeyip, uykuya daldı. Kutsal metinler, bu noktada yırtıcı kuşların sununun üzerine indiğinden söz eder. Ancak, bu önemsiz gibi görünen kuşları ikiye bölmeme ihmali sonucunda, Şeytan, iki çok önemli takdirsel sonuca yol açacak şekilde sunulara müdahale hakkına sahip oldu. Bu sonuçlardan ilki Tanrı’nın, İbrahim’i, bu hatanın telafisi için, ilkinden çok daha yüksek değerde bir bedel şartını sunmak zorunda bırakması idi, ki bu kez istenen sunu, İbrahim’in yıllar sonra sahip olabildiği tek oğlu idi. İkincisi ise, yine bu hatanın onarılabilmesi için, İbrahim’in soyundan geleceklerin tam 400 yıl boyunca  yabancı  topraklarda tutsak kalıp,  zorlu bir yaşam sürmelerine yönelik Tanrı hükmü idi.

İbrahim’in , kuşları ilike bölmemesi, sununun, Tanrı’ya sunulmadan önceki arındırılma şartının yerine getirilmemesi demek idi. Adem’in, Kabil ve Habil olarak ikiye bölünme gereği gibi, Tanrı İbrahim’den sununun  bünyesindeki düşmüş elemanları, kirli kanı akıtıp, iyi taraftan ayırarak Kabil ve Habil birimlerin sembolik bir biçimde ayrılacağı şekilde ikiye ayırmasını bekledi.

Erkek ve dişi olan kuşlar, onarımın oluşum; inek ve koç gelişim aşamasında bulunan erkek ve kadını; keçi ise, tamamlanış aşamasında bulunan birleşmiş erkek ve kadını simgelemekteydiler. Bu sunuyu sunmakla, İbrahim, insanlığın üç aşamadan geçerek onarımı için gerekli sembolik onarım şartını yerine getirmekle yükümlü kılınmakta idi. O nedenle kuşların ikiye bölünmemeleri, Şeytan’nın, tüm sunuyu sahiplenecek biçimde, sununun temeli olan  oluşum aşamasını müdahale hakkının doğması gibi ciddi bir sonuca neden oldu.

Ancak, İbrahim, hatasını onarma yönünde çok kararlı idi ve çok güç olmasına rağmen kendi öz oğlunu, Tanrı’nın isteğini yerine getirmek için sunu olarak hazırlamaktan çekinmedi. Yalnız bundan önce, başarısız olan sunusu nedeni ile ailesine yeniden egemen olan Şeytan’dan ayrılmak için, bir önceki sunuda sıfırlanan şartları belli bir arınma süreci içinde onarmak durumunda idi. Böylece tıpkı Mısır’da firavunun karısı Sara’ya kur yapıp, baştan çıkarmaya çalışması gibi, bu kez de, Gerar kralı Abimalek, Sara’ya musallat oldu, ama aynen firavun olayında olduğu gibi, Tanrı, kralı rüyasında uyararak, onları rahat bırakmasını istedi ve İbrahim ve ailesinin Şeytan’dan ayrılması için gerekli iman temelide, böylece bir kez daha başarı ile atıldı.
 

İbrahim Oğlunu Sunuyor

Hatasının telafisi için, Tanrı, ibrahim’den daha yüksek değerde bir şart nesnesi olarak, oğlunu kurban etmesini istedi. (Kitab-1 Mukaddes, Sara’nın tek oğlu İbrahim’in ise ikinci oğlu olan İshak’ın kurban edilmek üzere hazırlandığını söyler. Kuran’da kaçıncı oğul olduğu belirtilmemekle beraber, İslami gelenekler ölçü alınırsa, bu İbrahim’in cariyesi Hacer’den doğma ilk oğlu İsmail’dir. Prensipte yer alan onarım yönetemine göre, Habil pozisyonunda olup, Adem’in imanını onarmakla yükümlü olan ikinci oğul, daima Tanrı’nın kabul edebileceği sunu durumundadır.) Baba ve oğul, sununun yapılacağı dağa ulaşıncaya dek üç günlük bir yol aştılar, İbrahim, orada, oğlunu yakarak kurban etmek üzere bir mezbah hazırladı. Tam oğlunu boğazlamak üzere bıçağı eline aldığında, Tanrı’nın meleği, imanının sınandığını ve yeterli bulunduğunu söyleyerek ona engel oldu.
 
Böylece İbrahim’in, kendi oğlunu gözünü kırpmadan kurban etmeye hazır büyük imanı, onu ve ailesini yeniden merkez aile olarak Tanrı’nın takdir çalışmasında yer almaya yeterli kıldı. Ancak bundan daha önemlisi, İbrahim’in oğlunun, kurbanın kendisi olacağını bilmesine rağmen, babasına veTanrı’nın iradesine karşı tavır almaması ile gösterdiği inanılmaz iman olgusu idi ki, bu büyük imanı göstermekle İshak, hem Ham’ın babasına göstermede güçlük çektiği iman şartını onardı hemde, İbrahim ailesindeki iman temelini tesis etme başarısını gösteren kişi pozisyonuna sahip oldu.

Böylece İshak, Habil pozisyonundaki ikinci oğul olarak, babasının iman kalbi ile tam bir bütün oluşturduğu için, iman temelini tmaya hak kazanan kişi oldu. Gerkli iman şartını tesis için de Tanrı’ya bir koyun sundu. Böylece daha önce Habil ve Nuh tarafından yerine getirilmiş iki başarılı iman temelinden aldığı güç ve de İbrahim’in oğlunu sunmaya hazır tutumunun gösterdiği büyük iman ile İshak, babasının merkez fiğürlük pozisyonunu, Adem’in imanını onarmak üzere devraldı. Bu başarısı onu, tıpkı Nuh ve İbrahim’de olduğu gibi soyunun iman atası yaptı.
 

Birlik Temeli

Yaradılışın prensiplerine göre, insanlar, yaradılışın merkez figürleri, yaradılışın diğer birimleri ise, onların nesneleridir. O nedenle Başmelek, Adem’den önce yaratılmasına rağmen, Adem’e itaat edip, Tanrı’nın kutsamasına onun aracılığı ile ulaşmak durumunda idi. Ancak düşüşle birilikte Başmelek, Havva kanalı ile Adem üzerinde haksız bir egemenlik kurma hakkına sahip oldu. Yaradılışın normal düzeninin böylesi tersine çevrilmesinden sonra Tanrı için artık, kutsamalarını ne Başmeleğe ne de Adem’e vermek söz konusu olmazdı. Çünkü, yaradılışın prensiplerini ihlal edecek şekilde davranmış bu kişileri kutsamak, Tanrı’nın, prensip dışı davranışları onlara bir kalıcılık değeri kazandırırcasına kabullenmesi anlamına ğelirdi.

Onarımın prensiplerine göre, Adem ve Başmelek arasında tersine dönmüş bu ilişki, Başmeleği temsil eden bir kişinin Adem’i temsil eden bir kişiye kendi istek ve iradesi ile boyun eğerek normal düzenine onarılmak durumundadır. Adem’in ailesinde tesis edilen onarım yöntemine göre, ailedeki büyük oğul Başmeleği, ikinci oğul ise Adem’i temsil etmek üzere seçilirler. Adem ve Başmelek arasındaki ilişki, Kabil’in, Habil’in sevgisine boyun eğmesi ile bir kez onarıldığında, birlik temeli kurulur ve böylece hem Habil’in hem de Kabil’in Tanrı’nın kutsamalarına birlikte ulaşabilecekleri zemin oluşur.

İman temelini İbrahim’in kendisi atabilse idi, birlik temelini de doğal olarak, Kabil-Habil pozisyonlarını temsilen iki oğlu İsmail ve İshak, onarıp, tesis etmeye hak kazanacaklar ve başarılı olduklarında da, her ikisinin birden Tanrı’nın kutsamasına ulaşabilecekleri zemin oluşabilecek idi. Ancak, İbrahim’in ilk sunuyu sunmadaki hatasından ötürü merkez figürlüğü yitirerek, oğlu İshak’ın büyük imanı sayesinde bunu devralmış olmasından ötürü, İshak ve İsmail’in Kabil-Habil’lik pozisyonları, İshak’ın iki oğlu, Esav ve Yakup’a intikal etmiş oldu.
 

İsmail ve İshak

Hem büyük oğul olduğu, hem de cariyeden doğmuş olduğu için İsmail, Kabil pozisyonunu onarıp, Tanrı’nın kutsamasına İshak ile oluşturacağı birlik sayesinde ulaşmak durumunda idi. Ancak, İbrahim’in pozisyonu İshak’a geçtikten sonra, İsmail için, kardeşi ile birlik oluşturup, birlik temelini atmak mümkün olamadı ve Tanrı’nın İbrahim’in oğullarına vaadettiği kutsamalara ulaşma şansının da o zaman dilimi içerisinde farkına varamadı. Ve bu kutsamaların, İsmail açısından gerçekleşmesi ileri bir tarih için söz konusu oldu. Kitab-1 Mukaddes ve Kuran’da da belirtildiği gibi, İbrahim’i temel alan onarım tarihi, daha sonrakı yıllarda, İshak’ın soyağacı merkez olacak şekilde gelişti. İshak’ın oğlu Yakup, iman atası olarak tanımlanan babasının yerini aldı ve yine onun 12 oğlunun oluşturduğu aileler, İsrailoğulları’nın 12 oymağını oluşturacak şekilde Tanrı’nın seçilmiş halkı olma ayrıcalığına ulaştılar. İsmail’in soyundan gelenler ise ancak, yıllar sonra Muhammed, peygamber olarak görevlendirildiğinde,  onarım takdiri içinde merkez bir rol edinme şansına sahip oldular.

Böylece, İsmail kendi hatası olmamakla beraber, İbrahim ailesinin merkez takdiri dışında kaldı. Ancak Tanrı’nın İsmail ve soyundan geleceklere vaad ettiği kutsama hiç kuşku yok ki, Tanrı, İbrahim ailesini bir tek soy olarak kabul ettiği için, İshak ile gelişen takdir ile kaçınılmaz olarak bağlantılı gelişmek durumunda idi. Ne var ki, Tanrı’nın kutsamasına ulaşmak için, hiç bir hata yapmadıgı halde beklemek durumunda kalmak, İsmail için kolay kabullenilebilecek bie şey değildi ve de onda ister istemez İshak ve soyuna karşı belli içerlemeler yarattı. Sonuçta, ilk olarak İsmail’in duyduğu, daha sonraları ise, kendi soyundan geleceklerin de miras aldıkları bu duygu açmazı, zaman içinde, onarılması gereken çok önemli takdirsel problemleri de beraberinde getirdi. İsmail’in sahip olduğu 12 oğul, sonraları Arap halkını temsil eden 12 oymağın başı oldu. Tanrı da, hem İsmail’e verdiği sözü yerine ğetirmek, hem de İshak soyundan gelenlerle, İsmail soyundan gelenler arasındaki tarihsel çekişmeye bir son vermek için, İbrahim ailesinin ruh dünyasına göçüşünden tam 2500 yıl sonra, Muhammed’i Arap halkına peygamber olarak gönderdi. (19. konuya bkz.)

Çekememezlik duygusunun kökeninde, başkalarına kendinden vermek yerine onların sahip bulunduklarını da sahiplenmek arzusu yattığı için, bu duygu, insan ilişkilerinde, her zaman, hem içerleyen hem içerlenen açısından büyük zaralara yol açmıştır. Başmeleği Tanrı’ya karşı gelip, isyana ve Adem ve Haava’nın sevgi ilişkisine müdahaleye yönelten en büyük etken de zaten bu bastırılamayan çekememezlik duygusu idi. Bu duygunun üstesinden ancak, sahip olunan nesnenin asal değeri bilinip, onu tüm bağlayıcı düşünce ve duygulardan arındıracak ve insani potansiyellerini açığa çıkartmasına yeterli kılacak tek güç olan sevginin gücü ile gelinebiler. O nedenle, İsmail ve İshak’ın soylarından gelen insanlar, birbirlerini sevip, hizmet ederek, İsmail’in kalbinde yer alan içerlemeleri iyileştirip, İsmail ve İshak arasında çozüme ulaştırılmayan ilişkiler yüzünden İbrahim ailesi bünyesinde yer alan ayrılıkları onarmak durumunda idiler.
 

Yakup ve Esav

Babaları İshak ve amcaları İsmail gibi, Yakup ve Esav da, onarım tarihine önemli katkılarda bulundukları için, bu kitapta onlara, küçümsenmeyecek bir yer ayrıldı. Esav ve Yakup, Esav ilk doğan olmak üzere ikiz kardeşler idi. Dolayısı ile,  Habil pozisyonunda olan Yakup’un, Kabil’i temsil eden ve ilk oğul olmanın avantajlarının tadını çıkaran Esav’ın kalbini kazanması ve kendi pozisyonunu kabul ettirmesi gerekmekte idi. Düşmüş tabiatlarının doğal sonucu olarak, başlangıçta, Esav, Tanrı’nın iradesinin aksine kardeşi Yakup üzerinde egemen olmaya eğilimli idi ise de, sonuçta, Yakup’nu akıllı politikası ve vericiliği sayesinde kardeşini, Tanrı’nın temsilcisi olarak kabul edip, birlikte birlik temelini attılar.

Tanrı için büyük önemi olan bu zafere çeşitli aşamalar sonrasında ulaşıldı. Önce, Esav’ın kendini çok aç hissettiği bir zamanda, Yakup, kardeşinin sahip olduğu ilk doğum hakkı denen hakkı, bir kase çorba karşılığında Esav’dan satın alma başarısını göstererek, aile içindeki pozisyonunu bir kase çorbaya satan kardeşi Esav üzerinde egemen oldu.

Sembolik olarak çok büyük önem taşıyan bu hakkın değerini hiçe sayan Esav’ın davranışı, kendi kişisel zevklerini iyi bir soy ağacı oluşturmanın üstünde gören, düşmüş Adem’in davranışı ile paralellik göstermekte iken, Yakup’un davranışı ise, kardeşinin aksine, bağlı bulunduğu soyun üstün değerinin önceliğini anlayarak Tanrı amacına hizmet etmeyi yeğlediğini simgelemekte idi.

40 yıl sonra, babaları İshak yaşlı ve gözleri görmez olup, ölüm döşeğinde bulunduğu sırada, Yakup, kardeşi Esav’ın yerine, annesi Rebeka’nın da yardımı ile, babasının kutsamasını alma başarısına da ulaştı. Rebeka’ya gelince, Yakup’a bu şekilde destek olmakla, Havva’nın çocuklarını Tanrı’nın kutsamasından mahrum bırakma hatasını onardı.

Esav’a gelince, ilk oğul olarak kendisinin sahip olması gereken ilk doğum hakkının kardeşine verildiğini oğrendiğinde çok kızdı ve tıpkı, Başmeleğin, Adem ve Havva yüzünden Tanrı’nın kendisine olan sevgisinin azaldığına inandığı zaman duyduğu kıskançlık ve öfke nöbetinin benzerini kardeşine duydu. Ve Kabil’in, kardeşi Habil’i öldürmesine neden olan kıskançlığın benzerini yüreğinde hissetti. Ancak, Yakup, tüm bu gelişen duyguların bilincinde olarak, kardeşine bu fırsatı vermeyip, yine annesinin yardımı ile, Harran’da yaşamakta olan amcası Laban’ın yanına kaçmayı uygun gördü.

Laban da, Yakup’un hizmet edip, sevgi gösterme yolu ile kalbini kazanması gereken, Başmelek tipli insanlardan idi. Ve Yakup, tam yedi yıl boyunca, kızı Rahel ile evlenebilmek için Laban’a karşılıksız hizmet etti. Ancak yedi yılın sonunda, düğün gecesinde Rahel ile evlenmeyi bekleyen Yakup’u dayısı Laban’ın kötü bir sürprizi beklemekte idi, gelin olarak yanında bulunan kişi, Rahel değil, ablası Lea idi. Böylece, Yakup, bir yedi yıl daha, yine karşılıksız olarak bu kez Rahel’le evlenebilmek için, dayısı Laban’a hizmet etti.

Yıllar sonra evine dönmek istediğinde ise, onca yıl büyük bir bağlılıkla hizmet edip büyük kazançlar sağladığı Laban, onun beraberinde en ufak bir mal bile götürmesine izin vermeyince, Yakup, bir yedi yıl daha, bu kez belli bir maddi kaynak oluşturmak için dayısına hizmet etmeyi sürdürdü. Böylece 21 yılın sonunda, dayısı Laban’ı tüm   yaptıklarına karşın sevmede ve hizmet etmedeki sabırlı tutumu ve onun kalbini kazanması sayesinde, Yakup, Adem’in Başmelek üzerindeki öznelik pozisyonunu şartlı da olsa onardı. Bu başarısının temeli üzerinde de, hem madde dünyası üzerinde egemen oldu, hem de kendisini, eşini ve sahip olduğu maddi varlıkları onarma sureti ile,  üç kutsamaya sembolik olarak ulaştı.
 
Yakup, ülkesi Kenan’a, bu zaferinden aldığı güç ile döndü. Dönüş yolu üzerinde, Yabbok nehri civarında, bir melek kendisi ile dövüştü. Ve melek, kendisinin uyluk kemiğini kırdığı halde, o, pes etmeyerek, meleği alt etme başarısını gösterdi. Böylece, Yakup, bir kez daha, Başmelek (melek) ve Adem (kendisi) arasındaki ilişkiyi aslına onardı. Meleğe pes etmemesi Yakup’un, düşüşü tersine çeviren şartı oluşturmasına imkan sağladı. Mücadelesinin sonunda, melekten kendisini kutsamasını istemekle ve “Tanrı adına zafer kazanan” anlamına gelen israil ünvanını almayı başarmakla da, Yakup, İsrailoğulları olarak anılacak ve Tanrı’nın seçilmiş kavmi olacak soyun da muzaffer atası olma başarısına ulaştı.
 
Laban ve melek üzerindeki bu başarılarından sonra, Yakup için onarması gereken son şey, doğum hakkını ele geçirmiş olduğundan ötürü kendisine halen kızgın olan ağabeyi Esav’ın kalbini kazanmak idi. Bunun için de, Yakup, 21 yıl boyunca büyük uğraşlar sonunda sahip olduğu servet ve malının büyük bir kısımını, onunla karşılaşmadan önce Esav’a sunmayı planladı. Kardeşinin muzaffer kumandan havaları ile geri döneceğini beklerken, gösterdiği inanılmaz cömertlik ve alçakgönüllülük karşısında şaşkına dönen Esav’ın tüm öfkesi, bir anda yok oldu ve karşılaştıklarında göz yaşları içinde kardeşi ile kucaklaştı. Böylece Yakup, kardeşinin kalbini tamamen kazanma başarısını da elde etti.
 
Yakup ve Esav’ın, bu şekilde sevgi ile birleşmeleri, Kabil ve Habil ilişkisindeki kopukluğun sembolik bir onarımı idi ve onarım tarihinde ilk kez, takdirsel önemi olan bir ailenin üyeleri tarafından birlik temelinin atılması da bu şekilde mümkün olmakta idi.
 

Gerçek Ebebeynler İçin Temel

Ibrahim’in ailesi, tarihte, hem iman temelinin (önce İshak, sonra Yakup tarafından), hem de birlik temelinin (Yakup ve Esav tarafından) başarılı bir şekilde atıldığı ilk aile oldu. Esav ve Yakup’un sevgi ile kucaklaştıkları o ilk karşılama anı, Tanrı için, Adem ve Havva’nın düşüşünden sonraki  en sevinçli ve umut verici an olsa gerek idi. Bu büyük takdirsel başarı ile birlikte gerçek ebeveynler için gerekli temel ve de Tanrı’nın, onarım takdiri çalışmasını, dünyadaki tüm insanlara ulaştıracak biçimde daha somut bir şekilde çalışabileceği zeminler oluştu.
 
Ne var ki, İbrahim’in kuşları ikiye ayırma hatası, Yakup ve soyundan gelenler tarafından onarılıncaya dek, gerçek ebeveynlerin yollanabilmesi mümkün değildi. Onarım için gereken süre ise, İsrailoğulları’nın Mısır’da, Mısırlıların büyük eziyetleri altında tutsak olarak geçirmek durumunda kaldıkları zorlu bir 400 yıl idi. Ancak Şeytan, bu dönem içerisinde etkinliğini, Ibrahim döneminden başlamak üzere, tüm ülkelere yaymış olmasına rağmen, Tanrı’nın birlikte çalışabileceği yalnızca bir tek aile bulunmakta idi. Bu koşullar altında, tek bir ailenin tüm dünyaya karşı koyması ve başarılı olması ve gerçek ebeveynlerin gelebileceği temelin oluşması haliyle çok güç idi.
 

Perez ve Zerah

Yakup ve Esav’ın uzlaşmaları, Tanrı için gerçekten de çok büyük bir zafer idi. Ancak yine de, kanbağının yalnızca sembolik bir biçimde arınmasının temsil etmekte idi. Kabil ve Habil, Havva’nın düşmüş rahminde hayat bulmuşlar idi, o nedenle, somut anlamda bir arınma da ancak yeni bir kanbağının oluçmasına imkan sağlayacak şekilde yine rahim içerisinde gerçekleşmek durumunda idi.
 
Bu Tamar’a yönelik olarak gelişen ve kafalarda büyük sorulara yol açan çelişkili hikayenin gerisinde yatan esas neden idi. Tamar’ın, İshak’ın karısı Rebeka gibi düşümüş Havva’yı onarma pozisyonunda olduğu anlaşıldığında, İsa’nın da, neden, Yahuda kavmi içinden, Tamar’ın soyağacından doğduğunu anlamak mümkün olacaktır. Tamar, Tanrı’nın iradesini, hayatını tehlikeye atma pahasına gözetip, Yakup’un oğullarından olan kayınpederinden hamile kalarak, onarım takdirinin gelişiminde büyük önemi olan ikizleri doğurdu.
 
Doğum vakti geldiğinde, ikizlerin pozisyonları, rahim içinde, olması gereken haline döndü ve Habil’i temsil eden küçük oğul Perez, ağabeyi Zerah’tan önce doğdu. Doğumun normal seyrinin değiştiğini gösteren kanıt, Zerah’ın bileğine doğum anında ilk görünen el olması nedeni ile ebe tarafından bağlanan kırmızı bir kurdele idi.
 
Tamar’ın rahminin, bu şekilde arındırılması olgusu, kurtarıcılık pozisyonu ile gelecek İsa’nın günahsız doğabilmesi için gereken temeli oluşturdu. İsa gerçek ebeveyn olmak ve de tüm insanlığın, gerçek ebeveynler soyuna aşılanması ile tekrardan Tanrı egemenliğine götürüleceği bir arınmış soyağacını tesis etmek durumunda idi.

 
Seçilmiş Soy, Yakup’un Soyu

Yakup ve Esav, Kabil-Habil ilişkisini onardıklarında, tarihte, gerçek ebeveynler için gerekli ilk temel de oluşmuş oldu. O nedenle, Tanrı, Yakup’un daha sonra İsrail’in 12 oymağını oluşturacak olan soyunu, Kurtarıcıyı gereği gibi karşılamak için bir millet kurmaları üzere seçti. Tamar, Havva’nın rahminin arınmasını onardıktan sonra, Tanrı da, Yahuda’nın soyunu, Kurtarıcı’ya doğum vermek üzere seçebildi. Böylece İbrahim’in ailesi, özellikle de Yakup’un soyu, onarım takdirinin, gerçek ebeveynleri karşılamak için bireyden, aileye, aileden kavime ve sonuçta da millet temellerine dek uzanacak biçimde gelişmesinin başlangıç noktasını oluşturdu. İsrailoğulları’nın Tanrı’nın seçilmiş kavmi olabilmeleri işte ancak tüm bu aşamalardan sonra mümkün oldu.

 
Yakup’un Aile Temeli

Yakup’un ailesi, Tanrı’nın takdir çalışmasının merkezinde yer aldı. Yakup, Lea, Lea’ın hizmetkarı ve Rahel’in hizmetkarlarından 10, Rahel’den iki (Benjamin ve Yusuf adlarındaki engenç iki oğlu) olmak üzere 12 çocuğa sahip oldu. Bu 12 oğul, daha sonra, aileleri ile birlikte, Tanrı’nın gerçek gerçek ebeveynleri karşılayacak millet olmak üzere seçtiği ve İsrail’in 12 oymağını oluşturacak halkın da temelini oluşturdu.
 
Yakup’un, Habil benzeri içsel özellikle, sondan ikinci oğul olan Yusuf tarafından miras alınmış idi. Yusuf’un böylesi gözde çocuk olmasını hazmedemeyen kardeşlerı, onu öldürmek istediler ise de sonunda Mısır’a esir olarak sattılar. Ancak, Yusuf, orada kendini kabul ettirip, fıravunun bile akıl danıştığı bir yüksek pozisyona ulaştı. Ve Mısır’ın düşmüş unsurlarla bezeli ortamının ayartıcılıklarının, özellikle de kadınların kurlarının üstesinden gelerek, Yakup ailesinın ikinci kuşağının Habil’I olma pozisyonunu elde etti.
 
Yusuf’un kardeşleri, kıtlık, ana vatanları Kenan’I vurduğunda, tahıl bulabilmek için Mısır’a gittiler ve orada Yusuf onları tanıdı ve yapmış oldukları onca şeye rağmen, onlara sevgi ile yaklaşıp, ihtiyaçlarını fazlası ile temin etti. Kardeşler ise, kimliğini anlayamadıkları bu insanın cömertliği karşısında şaşırdılar, bir ikinci tahıl alımı için tekrar Mısır’a geldiklerinde ise, Yusuf, kim olduğunu onlara açıkladı ve kardeşler de yeniden onunla birleşebildikleri için sevinç içinde ağlaştılar.
 
Yusuf, babasının, kardeşi Esav’ın kalbini kazanmak için kullandığı yöntemin, bilgeliğin aynısını, kendi kardeşlerinin Kabilce duygularını bastırıp, alt edebilmek için ustaca kullandı ve çeşitli hediyeler vererek kendisine geçmişte kötü davranmış olmalarına rağmen onlara halen sevgi duyabildiğini kanıtladı. Kardeşler ise, bu beklemedikleri davranış karşısında, utanç duyup, daha önceki davranışları için bağışlanmayı dilediler. Yakup’un ailesindeki bu Kabil-Habil onarımı ile birlikte, Yakup tarafından bireysel bazda tesis edilmiş olan gerçek ebeveynler temeli de, böylelikle oğulları tarafından klan çerçevesine genişletilmiş oldu.

 
İbrahim Ailesi’nden Alınacak Dersler

1- Bedel şartlarının yerine getirilmesi öncesi ve esnasında, şikayet etmez, istekli bir kalbe sahip olmak ve ayrıntı diye nitelenecek küçük noktalarda bile çok dikkatli davranmak gereklidir. Sunu sunma gerekliliği, Adem ve Havva’nın, Tanrı’nın oğlu ve kızı olarak sorumluluklarını yerine getirmemeleri ve Tanrı’nın uyarısını ciddiye almayıp, koyduğu kuralları uygulamada başarısız olmaları sonucu ortaya çıktı. O nedenle, bir sunu, ancak doğru bir sorumluluk yaklaşımı ile ve verilen talimatlar uyarınca yerine getirildiğinde bir anlam kazanıp, kabul edilebilir bir niteliğe sahip olur. Örneğin İbrahim’in, Tanrı’dan aldığı direktif doğrultusunda, hayvanları sunma konusunda gerçekten de samimi yaklaşımına rağmen, büyük hayvanları ikiye ayırma gibi asıl zor olanı başardıktan sonra, kuşları ikiye ayırma işini hafife alıp, erteleme gibi önemsiz gibi görünen ihmali yüzünden, sununun tümü kabul edilmedi.

2- İbrahim’in ihmali sonucu ortaya çıkan tablo, düşüşle ilgili çok ana bir gerçeğe de ışık tutmakta idi. Bugün biri çıkıp da, dünyanın kötülükleri ile karşılaştırıldığında, Adem ve Havva’nın hatalarının çok hafıf kaldığını savunsa bile, bu çok küçük addedilen hatanın tüm insanlığın kaderini kötü yönde etkileyebildiği gözden kaçırılmamalıdır. O nedenle, eğer hatayı yapan kişi merkez kişi pozisyonunda ise ve de pek çok şey onun tutumuna bağlu olarak gelişecekse, o zaman, hata küçük gibi algılansa bile çok ciddi sonuçlara yol açacağı unutulmamalıdır. Adem ve Havva, insanlığın ilk ataları oldukları için, onların yaptıklarından doğal olarak sonrasında tüm insanlık etkilendi. İbrahim’in görevi tüm insanlığın onarımı için gerekli önemli bir temeli tesis etmek idi. O nedenle, onun hatası da, kendi soyunda bulunan herkes ile birlikte, takdir planı içinde onlara bağlu diğerlerini, dolayısı ile tüm dünyayı da, söz konusu merkez figürlerin büyük önemlerinden ötürü Tanrı tarafından belirlenmiş sorumluluklarrın yerine getirilmesinde yapılan hatalar, tüm insanlığı etkileyen sonuçlara neden oldu. Tanrı, belli bir şey istediğinde, insanlar bunun ardındaki önemi, kendi sahip oldukları perspektifin sınırları içinde düşünerek nasıl, neden diye sorgulamadan algılayabilmeli ve ciddiyetle yerine getirme yoluna gitirme yoluna gitmelidirler.
 

3- Unutulmaması gereken bir ikinci nokta da, Tanrı’nın istemlerine gösterilecek mutlak bağlılık ve alçak gönüllü yaklaşımın, kötülük olgusunu engelleyecek en güçlu silah olduğudur. Örneğin İbrahim’in oğlu, babasının, kendisini Tanrı’ya kurban etmesi kararına sorgusuz sualsiz boyun eğmesi ve Tanrı’nın iradesi gerektirdiğinde kendi canını vermeye hazır gönüllülüğü sayesinde, Şeytan’ın İbrahim’in ailesini yıkmak için tasarladığı planların alt üst olması sağlandı. İbrahim de, oğlu da, hayatları pahasına Tanrı iradesinden taviz vermeye yanaşmadıkları için, Şeytan, onlara müdahale edebilecek bir zemine sahip olamadı. Gerçekte, İbrahim için, kendi canını vermek oğlunu öldürmekten çok daha kolay olmasına rağmen o, yine de Tanrı’nın iradesini yerine getirmedeki o çok zor kararı verme cesaretini gösterdi. Böylece baba ve oğulun göstermiş oldukları bu büyük iman sayesinde, daha önceki sunuda yapılan hata ile riske atılan İbrahim ailesinin merkezi takdirsel pozisyonu da yeniden kazanılmış oldu.
 

4- İbrahim ve oğullarının göstermiş oldukları bu büyük iman, Adem’in yitirdiği imanın onarımına yetecek tam bir iman idi. Adem, Tanrı’nın meyveyi yedikten sonra başına gelecekler yönündeki uyarısını hafife almakla ruhsal olarak öldürüldü ve hayatı pahasına kendi arzularının peşinde gitmeyi geri kalan her şeyden üstün tuttu. Adem, kendi dar görüş açısı ile mantıksız olarak değerlendirdiği Tanrı sözünün ardındaki büyük önemi göremedi. Adem’in sahip olduğu bu yanlış tutumun onarımı, o nedenle, Adem pozisyonundaki bir kişinin, hayatı pahasına bile olsa, Tanrı’nın iradesi için kendi zevk ve arzularını geri plana atabilmesi ile mümkün olabilir. Tanrı’ya büyük bir gönüllülükle yapılacak ittat, iman sahibi insanın, Tanrı’nın yaşam da dahil olmak üzere her şeyi ona vermesine imkan sağlar. Bu prensipin işlerlığinden ötürü zaten, İbrahim’in oğlu Tanrı adına ölmeye hazır bir tutuma sahip olduğunda, ölmesi için bir gerek kalmadı ve canı bağışlandı.
 

5- Habil birim, Kabil birimin kalbini hizmet ve sevgi yolu ile kazanmak durumundadır. Yakup, bu açıdan, onarım tarihinde, Esav’ın kin ve nefretini sevgisi ve hizmeti ile en zor koşullarda bile eriterek, bu yöndeki bir birlik temelini başarı ile kuran ilk Habil figürüdür. Habil pozisyonundaki kişinin görevi, Kabil pozisyonundaki kişiyi, kendisinin Tanrı’nın temsilcisi olduğuna inandırmak ve birlikte işbirliğine yönlendirmektir. Bunu başarmanın en kestirme yolu da karşılıksız sevgi ve hizmet vermekten geçer. Yakup’un oğlu Yusuf, bu prensipin işlerliğini babasından çok güzel öğrenerek, daha once kendisinine çok kötü davranan kardeşlerinin kalplerini, bu şekilde davranarak kazandı. Gerek Yakup, gerekse de Yusuf, Kabil birimin (Esav ve 11 kardeş) istekli işbirliklerini kazanarak, onarım takdirini daha ileri aşamalara götürecek gerekli birlik temellerini atma başarısına ulaştılar.

 
Sonuç

İbrahim’in ailesi, Tanrı’nın onarım çalışmasının daha geniş zeminlere yayılmasının başlangıç noktasını oluşturdu. İbrahim ve kendisini izleyen üç nesildekilerin hepsi de, bunun gerçekleşmesini mümkün kılan şartların oluşmasında önemli roller üstlendiler. Onarım planında öncelikli sorumluluklar üstlenen Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman toplumlarının her birinin çıkış noktası da yine İbrahim ailesi oldu.
 
Yakup ailesinin ikinci kuşağının gerçek ebeveynler için attığı klan temeli ile   birlikte, onarım    takdiri     milletsel     seviyeye genişledi. İsrailoğullarının dört yüzyıl (400) süren Mısır’daki tutsaklık dönemlerinin ardından, bu kez Musa, gerçek ebeveynler için gerekli millet temelini, İsrail milletini oluşturmak üzere Mısır’a yollandı. Musa’nın yaşamı ve Tanrı’nın İsrail ve Yahudiliğe yönelik takdir çalışması içindeki rolüne bir sonraki konuda yer vereceğiz.

 
 
 




I Başa dön I Ana Sayfa I E-Posta I
 
 
Copyright © 1998 DÜNYA BARIŞI İÇİN AİLE FEDERASYONU VE BİRLİK. All rights reserved.