Önsöz
Giriş
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Giriş2
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
 İçindekiler
 E-Posta
 Ana Sayfa 
Seyir 
 
 
1   TANRI VE YARADILIŞ
 
 
Tanrı ve Yaradılış Arasındaki Benzerlik
Yaradılıştaki  İkililik Karakterleri
İçsel Karakter, Dışsal Form
Yaradılıştaki Uyum
Pozitifilik- Negatiflik
Tanrı'daki İkililik Karakterleri
Yaradılışın Prensipleri
Sonuç
 
 
 


   Yaşama ya da evrene yönelik temel sorulara, yaratıcı olan Tanrı'nın tabiatına açıklık getirilmeden bir cevap bulmak mümkün değildir. Evren kendi başına var olmamış, tüm sonuç varlıklarının İlk Sebep'i olan görünmez Tanrı tarafından yaratılmışlardır. Dolayısı ile sonucu anlamak için sebep ve bu sebepin sonuçla olan ilişkisi irdelenmeli ve insanlar ve de içinde yaşadıkları çevrenin algılanmasında kişinin öncelikle Tanrı ve de diğer varlıkların hangi prensipler çerçevesinde yaratıldıklarını anlamaları esas alınmalıdır.

   İnsanların büyük bir çoğunluğu, Tanrı diye adlandırdıkları ya da girift, doğaüstü, fizikötesi bir ruhsal güç olarak tanımlanan bir varlığa bir prensipe genelde  inanmaktadır. Ancak, Tanrı'nın görünmez oluşu, yeryüzü kuralları ile sınırlı biz insanların, Tanrı’yı sahip olduğu  tabiatı, insanlığı yaratmadaki amacını ve de modern dünyada Onun insanlık için olan beklentilerini anlamalarını güçleştirmektedir.

   Unification Prensip'i bu bağlamda, tüm varlıkların Yaratıcısı ve de gerek ruhsal gerekse fiziksel olarak insan yaşamına yön veren tüm prensiplerin kaynağı olan Tanrı varlığını merkez alan insan ve tabiatın bir açıklamasıdır. Prensip, Tanrı'nın varlığının ve de Yaratıcı ve Yaradılış arasındaki ilişkinin  insanlık tarhinde nasıl ifade bulduğuna açıklık getirir.

   Herhangi bir yaratıcının tabiatını algılayabilmek için çalışma ve davranışlarını ölçü alarak yaratıcı çalışmasının ürünlerini ve de yaŞantısının biyografisini etüt etmekte fayda vardır. Örneğin karşılaşma fırsatı bulmadığınız bir yazarın karakterini anlayabilmek için ortaya çıkardığı edebi çalışmasının ürünlerini ve de yaşantısındaki gelişmeleri bir fikir edinebilmeniz açısından incelemeniz gerekir. Benzer biçimde, insanların da görünmez olan Tanrı'yı anlamaları için tek yol, O'nun yaradılışını özellikle de başeseri diye nitlendirebileceğimiz insanlığı ve yine Tanrı'nın insanlık tarihi boyunca  yer almış ve kutsal yazılarda kayıtlı çalışmalarını incelemek gerekir.
 

   Tanrı ve Yaradılış Arasındaki Benzerlik

   Yaradılış kendi bütünlüğü içinde çok zengin bir çeşitlilik göstermekle birlikte bu çeşitliliğin içinde var olan birimler birbirleri ile girift bir ilişki ile bağlantılıdır. Böylesi bir entegre ilişki zemininin oluşup, gelişebilmesi için organik ve inorganik varlıklar arasında uyum ve birliği sağlayan ortak elemanların olması kaçınılmazdır. Yradılış yakın bir mercekten incelendiğinde görülecektir ki ateşle su, karınca ile fil insanla kaya arasındaki belirgin farklılıklara rağmen aslında tüm varlıklar evrensel bir benzeyiş zemininde uyumlu bir düzen içinde birarada bulunmaktadırlar. Bu noktadan yola çıkıldığında yaradılışın her biriminde var olan evrensel ortak özelliklerin yine ortak olan bir yaratıcının özellikleirnin bir uzantısı olarak yer aldıklarını anlamak zor olmasa gerek.
 

 
 Yaradılıştaki  İkililik Karakterleri

   Yaradılışın bütün birimlerinde var olan ortak özellikler ikililik karakterleri olarak adlandırılır. Yaradılış bünyesinde var olan her varlık, yaratıcı Tanrı'nın ikililik özelliklerinden çıkış bulan ikililik karakterlerine sahiptir. Varlıklarda iki temel ikililik karakteri bulunmaktadır. Bunlardan ilki içsel karakter, dışsal form diye adlandırılan ve içsel karakterin varlığın varoluş amacını ve yönünü, dışsal formun ise bu özelliği elle tutulur bir yapı içinde barındırıp ifade ederek varlığın kendine has kimliğini tamamladığı birincil ikililik özelliğidir. Her bir varlığın bir diğeri ile ile ilişki içinde olmasına imkan sağlayan bir ikincil özellik ise pozitiflik, negatiflik karakterleridir. Ancak burada pozitiflik ve negatifliğin kesinlikle olumlu, olumsuz anlamında bir  değer çerçevesine bağlı olarak değerlendirilmemeli yalnızca iki ya da daha fazla bütünün birbirleri ile ilişkilerinde, herbir partnerin bir diğeri ile ilişkisinde varoluş amacını yerine getirerek uyumlu bir bütün oluşturmada bir birleirni tamamlayıcı rollere sahip oldukları anlamında anlaşımalıdır.

   Bu her iki çiftlilik karakteri de, özellikle insanlarda çok belirgin bir biçimde ifade bulurlar. Gerek erkek gerekse de kadın, insan olma kimliğini eşsiz içsel ve dışsal özellikler olarak barındıran içsel karakter (akıl, us)  ve de dışsal forma (beden) sahiptirler. Erkek ve kadın bir yandan insan olmanın getirdiği ortak nitelikleri paylaşırken diğer yanda da cinsiyetlerini ayırdetmeye yarayan bir takım içsel ve dışsal farklılıkları barındırırlar. Erkek ve kadının belli başlı ortak özelliklerin yanısıra birbirlerini tamamlayıcı iki farklı grup oluŞturmaları, bu iki varlığın temiz bir sevgide birleştiğinde  mükemmel bir uyumu paylaşmaları için bir avantaj teşkil eder. Böylece onların uyumlu birlikteliklerinden yine kendileri gibi uyumlu bir üçüncü varlığın yaşam bulması mümkün olur ve bu şekilde de yaradılış süreklilik kazanır. Dolayısı ile her iki tip ikililik özelliği, yaradılış amacının yerine getirilip, devamlılık kazanması için gereklidirler.

   Yaradılış, merkezde insan, daha sonra sırasıyla hayvan bitki ve de mineral dünyasınca beslenen organik varlıklar olarak tümü de insan yaşamı için kaçınılmaz işlevlere sahip unsurlar olarak var olmak üzere belli bir hiyerarşik düzen içinde varlığını sürdürür. Yaradılıştaki bu hiyerarşik düzen yaradılıştaki her birimde var olan atom ve partiküllerden oluşan bir ikincil hiyerarşi tarafından beslenir. Tabiattaki mükemmel uyum ve düzen yartılan tüm varlıkların kendi bünyeleri içinde ya da aralarındaki ilişki çerçevesindeki ikililik özelliklerinin uyumuna paralel olarak vücut bulur.
 

   İçsel Karakter, Dışsal Form

   Bu tabiat hiyerarşisi içindeki her varlık, bir içsel özelliğe, bir de dışsal forma sahiptirler dedik. İnsanda dışsal forma yani vücuda yön veren içsel özellik akıldır (us). İnsan davranışı yine insan düşüncesinden belli bir amaç doğrultusunda öyle bir çıkış bulur ki, biz bunu insandaki beden dili olarak tanımlıyoruz. Dolayısı ile bir insandaki görünmez olan akıl, bedenin dışsal ifadeleri ölçü alınarak algılanabilir. Sevgi dolu, her zaman başkalarına vermeye hazır bir insan ile kendine merkezli, hırs içindeki bir diğerinin davranışları arasındaki fark incelendiğinde  aradaki fark çok kolay anlaşılacaktır. Hayvanlara gelince, onlardaki karakter ve davranışlar içgüdüsel akıl ile şekil bulur. Örneğin kuşların hiç bir yol gösterme söz konusu olamdan yumurtalarını bırakacak bir yuva inşa edip, orada yavrularını beslemeleri ya da somon balıklarının  yıllar boyu açık denizlerde dolaştıktan sonra yavrulama dönemlerinde olduğunda miller katederek tatlı sulara dönüp, yumurtalarını bırakmaları gibi. Her çeşit hayvanda kendine özgü bir dışsal form içinde barınan farklı bir de içsel karakter vardır. Bir köpek örneğin duyduğu sevgi, kızgınlık  ya da korkuyu kuyruğunu sallamasındaki değişik pozisyonlarla ifade edebilir. Dolayısı ile vücut ve duygular birbirleri ile yoğun bir iletişim içindedir. Sadece hayvanlar dünyasına bir göz atış bile Tanrı'nın mutlak birliği içinde söz konusu olan yaratıcı çeşitliliği göstermesi açısından ilginç ve yeterlidir.

  Bitkilerde de, onların yapısal ve natürel işlevlerini belirleyip, çevre şartlarının etkilerine göre bir tutum sergilemelerini sağlayan akıl benzeri elemanlar ya da mirassal yönlendirici tabiatlar diye nitlendirilebilecek özellikler vardır. Örneğin bir bitki kendindeki bu yönlendirici tabiat sayesinde güneş ışığına doğru pozisyon alır ya da kendisi için tehlikeli olabilecek bir yönün aksi yönünde bir büyüme gösterir. Yapılan deneyler, bitkilerin insan duygularına ve de yumuşak müziklere gayet duyarlı olduklarını göstermiştir. Bitkilerdeki tüm bu davranış eğilimleri onlardaki görünmeyen içsel karakterin dışa yansımasıdır. Yeryüzü kabuğu milyonlarca değişik türde bitkiyi barındırmaktadır ve çok ilginçtir ki her bitki de bütün içinde kendine özgü belli bir role sahiptir ve de Tanrı'nın tabiat için söz konusu olan amaçları doğrultusunda, yaradılışın diğer birimleri ile büyük bir uyum içinde varlığını sürdürür.

  Moleküller ve oluşturdukları kimyasal bileŞimlere gelince, onlar da kendilerine has niteliklere sahiptirler ve de çok belirgin bir davranış çeşitliliği gösterirler. Örneğin iki hidrojen bir oksijen atomundan oluşan su, çok değişik çeşitte bir takım farklı moleküllerle biraraya gelerek yeni yeni farklı maddeleri oluşturabilir. Ama yine aynı özellikler, su molekülünün bir takım başka moleküllerle birleşmesine de engel olabilir. İşte sudaki bu davranış özelliği onun moleküler yapısında kendini ifade eden görünmeyen içsel karakterler tarafından yönlendirilir. Su da diğer tüm moleküller gibi yaradılıŞın bütünsel dizaynı içinde belli bir amaca hizmet etmek üzere Tanrı tarafından yaratılmıştır.

   Atomlar periyodik eleman tablosu içinde dokuz grup olacak biçimde organize edilmişlerdir.

   Atomlar, çekirdekte nötron ve artı elektrik yüklü protonlar, çekirdek çevresinde ise eksi elektrik yüklü elektronlar olmak üzere alt-atom partiküllerinden oluşmaktadır. Başka pek çok partikül daha bulunmaktadır. Sub-atomik partiküller değişik özelliklere sahip değişik atomlar oluşturmak üzere biraraya gelirler. Örneğin hidrojen atomunun çekirdeği bir elektronla çevrelenen bir nötron ve bir protondan oluşur. Hidrojen tabiatı gereği kendindeki elektronu, artı bir şarjlı ion olması üzere molekül oluşması aşamasında verir. sekiz protonu sekiz de elektronu olan oksijene gelince, o da molekül oluŞturma aşamasında eksi iki şarjlı bir ion oluşması için tabiatı gereği iki elektron alır. Böylece iki eksi şarjlı oksijen ionu, çok stable olan bir molekül olan suyu oluşturmak üzere iki artı şarjlı hidrojen atomu ile birleşir.

   Bilim, adını koymakta güçlük çekse de varlıklardaki bu içsel özelliğin farkındadır. Bilimadamları, tam olarak ne olduğunu ortaya koyamamakla birlikte molekül, atom ve partiküllerin "davranışları" diye bir olaydan onlardaki bu içsel tabiatların varlığını ima ederek söz eder. Bilim, elel tutulur somut maddeler ile görünmez enerji arasındaki sınırın, yardılışın diğer birimlerinde bulunmamakla beraber yalnızca insanın aklında bulunduğunu göstermiştir. Bu da, organik ve inorganik tüm varlıkların görünmez bir easın dış vurumları olduğu anlamına gelmektedir. İşte yaradılışın bu görünmez, enerjik boyutunun merkezinde, sebep olan ruh dünyası ve akıl yer alır.
 

   Yaradılıştaki Uyum

   YaradılıŞtaki bu amaca hizmetlilik işlevi ve düzen, yaradılışın bünyesindeki görünmez içsel karakterin bünyesinden çıkış bulur ve de görünmez yaratıcı olan Tanrı'nın irade ve birliğinin birer ifadesidirler. Tanrı, her varlığı bütünsel amaca hizmet edip, bu amaç gerçekleştiğinde varlığın kendi bireysel amacının da gerçekleşbileceği bir konumda yaratmıştır.

   Yaradılışta var olan çeşitlilik ve estetik güzellik Tanrı tabiatının manifold güzelliğini sergilerken, varlıklar arasındaki entegriti ve uyum Onun birlik ve de tüm yaradılış için söz konusu olan birleştirixci amacının ifadesi olarak yer alır.
 

   Pozitifilik- Negatiflik

   Varlıkların kimliklerine birincil öznellikler olarak içsel karakter ve dışsal from şekil verirken, özellikler olarak yer alan özelliklerinden pozitiflik ve negatiflik de, yaradılıştaki farklı birimlerin birbirlerine tamamlar eşler olarak yer almallarına imkan sağlar. İnsanlar ve hayvanlar, erkek ve dişi olarak bu bütün içinde iki farklı birim olarak yer alırlarken, bitkiler, kendilerine özgü maskülinlik, feminenlik(ercik, dişicik) çerçevesinde varlık bulurla. Molekül, atom ve partiküller gelince, onlar da pozitif, negatif kutular, (örneğin katyon-anyon,proton-elektron) olarak tabiattaki yerlerine alırlar. Pozitiflik, negetiflik farklılığının iki farklı bütünlükte belirgin olmadığı durumlarda ise, bu ikililik, hücrenin çekirdek ve stoplazmasının aseksüel üreme(röprodükaiyon) durumlarında kendi içinde bölünmesinde olduğu gibi, tek bir varlık bünyesinde de kendini ifade edebilir.

   Pozitiflik- negatiflik çiftlilik özellikleri, yaratılan varlıkların yapılarında da çok belirgindir. Örneğin, insan vücudu, çift olan bölümlerin birbirleri arasındaki ilişki çerçevesinde fonksiyonlarını sürdürür. İki göz, iki kulak, burun delikleri, dudaklar, kollar, bacaklar, ciğerler, böbrekler vs. gibi. İnsan, vücudundaki çiftlilik karakterlerinin işbirliği ile fiziksal varlığını sürdürür ve hareket eder. Aynı prensip, yaradılışın tüm diğer birimleri için de geçerlidir.
 

   Tanrı'daki İkililik Karakterleri

   Yaradılışın tüm birimlerinde var olan ikililik özellikleri, Tanrı'nın ikililik özelliklerinden çıkış bulmuştur. Tanrı'nın içsel karakteri, duygu akıl ve iradenin kaynağı olan "Kalp", dışsal formu ise "Evrensel Kaynak Enerji" dir. Tanrı'da var olan pozitiflik, negatiflik, kaynak maskülinlik, kaynak femininliktir.

   Tanrı'nın bünyesinde var olan özellikler arasında bir bölünme söz konusu değildir. Tanrı'nın varlığındaki ikililik karakterleri ilahi tekliğin tamamlanmışbirliği içinde mükemmel bir uyuma sahiptirler. O nedenle, Tanrı'nın çiftlilik karakterleri ancak ya yaradılışınalı ile ifade bulduğunda, ya da birtakımesinlemeler yoluyla insanlığı ulaştırıldığında anlaşılabilir.(Tanrı ile insanlar arasında olduğundan söz edilen ebeveyn-çocuk ilişkisi, yalnızca bir sevgi hısımlığı olarak alınmalı, biyolojik bir ilişki ile kesinikle karıştırılmamalıdır.)

   Bu kitapta, kullanımda daha rahatlık sağlaması açısından Tanrı'dan, kendisi, hem kadını hem de erkeği yaratmış olmasına dolayısı ile kendi birleşik tabiatında hem maskülenlik hem de feminenlik özelliklerini barındırıyor olmasına rağmen, erkek O diye söz edilmektedir. Tanrı, Tanrı ve insan arasındaki iliŞkide karşılık veren, pasif ve feminen bir rolü olan yarattığı insanlara göre, önayal olup, başlatan, harekete geçiren, yaratıcı tabiatı ile maskülen bir role sahiptir.
 

   Yaradılışın Prensipleri

   Tanrı, her şeyi, kendi mükemmel varlığından çıkış bulan prensiplere göre yaratmıştır. Bu prensiplerle tüm varlıklar var olmuş ve yine bu prensiplerle Tanrı yaradılışına yön vermiştir. Varlıkların kendi içlerinde ya da diğer varlıklarla olan ilişkileri de aynı prensipler doğrultusunda uyuma ve karşılıklı bütünleşmeye yöneliktir. Dinlerin, inancın ruhsal yasaları olarak benimsetmeye çalıştığı, bilimin ise evrenin fizik kuralları çerçevesinde tanımlamaya çalıştığı işte bu prensiplerdir. Tanrı tek olduğu için yarattığı prensipleri everensel bir boyuta sahiptirler ve de geçerli tüm din ve bilimlerde var olan ortak doğruların da temelini oluştururlar. Bu prensipler "Yaradılışın Prensipleri" diye adlandırılırlar

   İnsanlar, Tanrı'nın insanlığa ulaştırdığı emirlerin ardında yatan yasaları kapsamını ve varlık olarak üzerlerine düşen sorumluluğu Tanrı'nın iradesine uygun olarak nasıl yerine getirebileceklerini ancak Yaradılışın Prensiplerini kavrayabildiklerinde tam olarak anlayabilirler. Artı, dinlerin içsel boyutu ile bilimin dışsal boyutunu da yine bu anlayışa paralel olarak uyum içinde uzlaştırabilirler.
 

   Sonuç

   Yaradılış, yaratıcısı olan Tanrı gibi, Tanrı'nın kendi varlığından çıkış bulan, içsel ve dışsal pozitiflik ve negatiflik yapıları benzeyişindeki ikililik karakterlerine sahiptir. Herşeyin yaratıcısı olan Tanrı, birleştirici amacın ve de yaradılışa ve Tanrı ile yaradtılan varlıklar arasındaki ilişikilere yön veren prensiplerin kaynağı olan yüce bir varlıktır. Tanrı ve yaratılan varlıklar arasındaki karşılıklı ilişkinin ve diğer varlıklarla olan ilişkilerinin tabiatına bir sonraki konuda ayrıntıları ile ele alacağız.
 
 
 
 




 
I Başa dön I Ana Sayfa I E-Posta I
 
Copyright © 1998 DÜNYA BARIŞI İÇİN AİLE FEDERASYONU VE BİRLİK. All rights reserved.